Danıştay'dan Usulsüz Tebligata 'Dur': Süre Aşımı Kararı Bozuldu!

Hukuk dünyasından önemli bir gelişmeyle karşınızdayız! Danıştay 5. Dairesi, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararına karşı açılan bir davada, usulüne uygun yapılmayan tebligat gerekçesiyle verilen süre aşımı ret kararını bozdu. Bu karar, tebligat süreçlerinin titizlikle yürütülmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Olayın Geçmişi

Davacı bir öğretmen, 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmıştı. OHAL Komisyonu'na yaptığı başvuru reddedildi. Komisyonun kararı, davacının eski adresine Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi uyarınca tebliğ edildi. Yerel mahkeme, tebligatın usulüne uygun olduğunu kabul ederek davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verdi. Bölge İdare Mahkemesi de bu kararı onadı.

Danıştay Neden Bozdu?

Danıştay 5. Dairesi, yerel mahkemenin ve Bölge İdare Mahkemesi'nin kararlarını bozarak, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığına hükmetti. Yüksek Mahkeme'nin gerekçeleri şu şekilde özetlenebilir:

  1. Kapıya İhbarname Yeterli Değil: Tebligat Kanunu m.21/1, sadece kapıya ihbarname yapıştırmanın yeterli olmadığını, aynı zamanda "en yakın komşu, yönetici veya kapıcıya" haber verilmesini şart koşar.
  2. Denetlenebilir Bilgi Eksikliği: Tebligat mazbatasında yer alan "Yusuf…'a haber verildi" ifadesi, bu kişinin kimliği ve davacıyla olan komşuluk ilişkisi bakımından denetlenebilir nitelikte bulunmadı. Kimin kime ne şekilde haber verildiği net olmalıydı.
  3. Adres Değişikliği ve Doğrulanamayan Beyan: Dosya incelemesinde, davacının tebliğ adresinden daha önce taşındığı ve "işe gitti" beyanını doğrulayan herhangi bir bilgi veya belge olmadığı tespit edildi. Bu durum, tebligatın doğru kişiye ve doğru şekilde ulaştırılmadığı şüphelerini güçlendirdi.

Bu tespitler ışığında, Danıştay, dava açma süresini başlatacak usulüne uygun bir tebligat yapılmadığına, dolayısıyla süre aşımı kararının hatalı olduğuna karar verdi.

Kararın Önemi

Bu karar, özellikle OHAL Komisyonu tebligatlarında ve genel olarak tüm tebligat süreçlerinde m.21/1 uygulamalarının çok daha titizlikle denetlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yargı, artık sadece "kapıya yapıştırıldı" ibaresiyle yetinmeyecek. Komşuya veya yöneticiye yapılan bildirimin kim tarafından, nasıl yapıldığı ve bu kişinin tebligat muhatabıyla gerçekten bir yakınlık veya komşuluk ilişkisi olup olmadığı gibi detaylar mercek altına alınacak.

Danıştay'ın bu kararı, vatandaşların hak arama özgürlüğünün önündeki usulden kaynaklı engellerin kaldırılması ve tebligat süreçlerinde hukuka uygunluğun sağlanması adına emsal teşkil eden önemli bir adımdır. Hukuki süreçlerde şekil şartlarının ve usul kurallarının, özünde hakkaniyete hizmet etmesi gerektiğinin altı bir kez daha çizilmiştir.

Bunları da Beğenebilirsiniz

Sosyal Medyada Biz

E-Bülten Üyeliği

Köşe Yazarları